Mini NLP Kursu 3. Hafta
NLP'nin Dört Direği
1. Ne istediğini bilmek
Ne istiyorsunuz? Bu çok basit bir sorudur ancak insanların
kendi kendilerine hiçbir zaman gerçekten sormadıkları bir sorudur... Ne
istediğini bilmeden başarıyı tanımlayamazsınız... Sevilip sevilmediğinizi,
değer görüp görmediğinizi ya da sizin için önemli olan şeyleri bu soru ile fark
edebilirsiniz... Ne istediğini bilmek hedef belirlemenizi ve sonuca ulaşmanızı
sağlayacak en önemli unsurdur. Sevginin ne anlama geldiği herkese göre çok
farklıdır. Sevildiğini nasıl anlayacağını bilmeyen bir kişi hayatı boyunca
bulamadığını düşündüğü bir sevgi arayışına girebilir. Sevgi dendi mi ne
ararsınız karşıdakinde? Bu konuda net cümlelerinizin olması ne istediğinizi
bildiğiniz anlamına gelir ki; zaten ne istediğini bilmeyen bulduğunda anlamaz.
Sürekli olarak kendinize ne istiyorum? Başkalarına da ne
istiyorsun? Sorusunu yöneltin. Bu soru sorun ne diye sormaktan çok farklıdır.
Şu andan itibaren
insanların konuşmalarını daha dikkatle ve her kişiyi bir eğitim vakası gibi
düşünerek incelemenizi istiyorum. Konuşmalarda sıklıkla ne istemediğini
söyleyen insanlara tanık olacaksınız...
-Eşimin böyle
davranmasını istemiyorum.
-Çocuğum geç yatsın
istemiyorum.
-Televizyon izlemek
istemiyorum
-Her gün her gün onunla
karşılaşmak istemiyorum.
-Müdürüm bana öyle
davransın istemiyorum
Bir markete gidip ben
portakal istemiyorum demeye benzer bu durum. Size sormazlar mı tamam da ne
istiyorsun?
Söylediğiniz her cümle
evrene ve zihninize gönderdiğiniz bir emirdir. Ve istemediğiniz durumu
yaratmaya devam edersiniz... 0 zaman doğru olan nedir?
Ne
İstiyorsun? Sorusudur. Dolayısıyla cevap olarak da ne istediğimizi tam
olarak anlatan sözcüklerdir.
Somut bir şekilde belirtilen cümleler hedefine ulaşır.
Hayatta hangi yöne
gitmeyeceğini bilmek ne istediğini bilmek anlamına gelmez
İnsanların çoğunun yaptığı çok büyük bir hata vardır. Bir amacımız
vardır ve bu amaca ulaşmayı bir sonuç sanırız. Onu yapar sonra başka bir şeye
odaklanırız... Hep bir şeyleri bekler dururuz... Bir işe kalkışacağımız zaman
ya aybaşı, ya yılbaşı ya da bayramdan sonraya erteleriz... Çok ilginç bir
istatistik yapılmış.
Çok yaşlı ya da hasta insanlar bir bayramın ya da tatilin sonuna
kadar dayanıyor ondan sonra ölüyormuş. Yılbaşı ya da bayram geçtikten sonra
ölüyor. Üstelik bu olgu dünyanın her yerinde geçerli.
Çin'de büyük festivallerden önce ölüm oranları düşüyor, festival
sonrasında tekrar yükseliyor muş.
Ne istediğinizi belirlemede ve bu isteği gerçekleştirmek için
nasıl bir yol haritası çizeceğinizi ilerleyen konular içinde daha ayrıntılı
göreceğiz. Şimdi küçük adımlarla devam edelim..Küçük adımlar her zaman daha
kalıcı olur. Bilgiyi sindirerek hayatınıza aldığınızda ve değişimi yaşamaya
başladığınızda artık dönüşü olmayan zevkli yola girmiş olacaksınız.
Uygulama
Evet uygulamanın adı aslında konuştuğunuzu kulağınız duysun. Gün içinde
konuştuklarınızın ne kadarını kulağınız duyuyor fark edin... Gün içerisinde
eşinizle, çocuğunla, sevgilinizle anne baba ya da arkadaşlarınızla konuşurken
istemiyorum ile biten cümleler kurduğunuzu fark ettiğinizde arkasından
İstediğiniz şeyi de söyleyerek konuşmayı devam ettirin. Olumsuz kalıpları
kullanmaya alışmışsanız ki biz toplum olarak bu formatta konuşuyoruz
başlangıçta kolay olmayacaktır. Ama pes etmek yok.. Zira uygulamalı eğitimlerde
konuşmalarınızdan değişimleri siz de fark edeceksiniz. Ayrıca televizyon
dizileri ve haberler ve diğer programlar bu uygulama için biçilmiş kaftandır...
Sohbet ettiğiniz arkadaşlarınıza dikkat edin... Kendilerini nasıl ifade
ediyorlar... Onlara yanlış konuşuyorsun demeyin... Sadece artık daha farkı bir
açıdan dinleyin... Değişim kendinizde olduğunda inandırıcı olur unutmayın...!
Bir daha eve geç gelmeni istemiyorum demek yerine çocuğunuza saat
beşte evde olursan sevinirim demek daha zevkli olsa gerek...
Evet isteklerimizden bahsediyoruz. Bu konuyu başka bir açıdan ele
almak istiyorum... Hepimizin hayattan birçok isteği var değil mi? Bunlar için
çalışıp duruyoruz... Gerçekten istediğiniz şey nedir hiç düşündünüz mü?
Nasıl yaşamak İstiyorsunuz?
Nasıl bir hayat hayal ediyorsunuz?
Lütfen kendinize birkaç dk. bu durumu düşünmek için zaman verin.
Bunu kısa bir meditasyon ile yapalım... İçinize dönerek gerekli
bilgiye ulaşmak için meditasyon oldukça etkilidir... Evet derin bir nefes
alarak yavaşça verim... Derin nefes ve yavaşça verelim lütfen...
Şimdi hayalini kurduğunuz hayatı yaşamaya
başlayın... Her şey tam da istediğiniz gibi gidiyor... İstediğiniz evde
oturuyorsunuz.. İstediğiniz arabaya biniyor ve istediğiniz işte çalışıyorsunuz...
Nereye gitmek istiyorsanız gidiyor.. Her ne yapmak istiyorsanız yapıyorsunuz...
Bir bakın kendinize lütfen... İstediğiniz sadece bu mu? Hislerinize dikkat
edin... Farkına varın.... İstediğiniz bu mu?
Hala aynı heyecanı
hissediyor musunuz? Düşünün lütfen biraz...Evet şimdi açın gözlerinizi..
Bir hedefe ulaştığımızda
hemen başka bir amaca yönelmek zorunda kalırız... Çünkü yeni bir ilhama
ihtiyacımız vardır.Hangi yaşta olursanız olun sizi ileriye götürecek bir şeye
her zaman ihtiyacınız vardır.
Evet ne istediğini bilmek
önemlidir dedik.. Ne istediğini tam olarak bilen küçük kızın sorduğu sorularla
hedefi nasılda garantilemeye çalıştığına dikkat edelim lütfen...
Amaçlar...
Amaçlar birer son
değildir. Onlar bizim hayatımızın asıl nedeni değildir... Amaçlarımızı
izlememizin tek nedeni büyümemizi ve gelişmemizi sağlamak içindir. Amaçlara
ulaşmak kısa vadede bizi mutlu etse de uzun vadede mutlu etmeye yetmez. 0 amaca
ulaşmak için önümüze çıkan engelleri aşarken değişip kim olduğumuzu fark etmek
ve yaşam amacımızı bulmak bize gerçek doyumu verir. Durum böyle olsaydı almayı
çok arzu ettiğiniz arabayı aldığınızda bir süre sonra size aynı duyguyu
yaşatmaya devam ediyor olması gerekirdi... Peki nereye gitti o heves ve istek?
0 zaman başka bir şey var..
Tabi ki isteklerimiz ve
hedeflerimiz olacak... Ama bu hırs ve rekabet bilinci ile değil... Hayatımızda
sahip olduğumuz her şey bize bu dünyada sadece eşlik etmek için varlar... Bunun
farkına varmak şimdinin tadına vararak yaşamamızı sağlayacaktır.
Şu an bu eğitimi dinlerken
bile birçok kişi kafasında belki ya geçmişte yaşadığı bir şeyi ya da gelecekte
daha yaşamadığı belki de yaşaması hiç mümkün olmayan bir durumu düşünüyor
olabilir....Bana göre İnsanlığın en büyük sorunlarından biri şimdide
yaşayamamaktır .Şimdiki zamanda yaşayan çok az insan var aslına bakarsanız...Ya
geçmişteyiz ya da gelecekte...Anda kalmak gerektiği ile ilgili bir çok kitaplar
yazıldı ve eğitimler veriliyor...Bu alışık olduğumuz düşünce tarzını
değiştirmek belki kolay değildir ama kesinlikle yapılabilecek bir şeydir. Zira
bu şekilde dingin ve huzurlu bir yaşam süren insanlar da vardır.
Aslına bakarsanız ortada
var olan bir gerçek vardır ki o da sahip olduğumuz tek şey şu anki zaman
olduğudur... Onu da elimizden kaçırdığımızda artık geçmiş olur ki bu da bize
fayda sağlayan bir şey değildir.
Birçok insan yaşamla sanki
kavga içindedir. Hepimiz bu dünyaya bir şeyleri öğrenmeye deneyimlemeye
geldik.. Hepimiz birbirimiz için yol arkadaşlarıyız... Bazen yaşam öylesine bir
koşuşturma içinde geçer ki bazıları evlenmeye vakit bulamaz, çocuğu olmuştur ve
yanında büyüyen çocuğun farkında bile değildir. Sevdikleri ile vakit
geçirmez...daha doğrusu geçiremez çünkü hep hazırlayacağı bir proje ya da bir
iş görüşmesi vardır.. Kendine ait bir zamanı bir hobisi yoktur. Sanki zaman
kaçıyor onlar da kovalıyor...Ben yakalayanı görmedim ve tanımadım...Belki siz
görmüşsünüzdür...!!
İzlediğim bir çizgi filmde harika bir söz vardı bunu
sizinle paylaşmak istiyorum...
Bazıları kaderinden
kaçarken kaderine ilerler... Panik olup müdahale eder.. Etmese düzelecek aslında...!!!
Eğer içinizde bu durumda
yaşayanlar varsa sözüm onlara... Durun ve bir soluklanın...!! Bu hayat bir kere
yaşanıyor o da şimdi...!!!
Veee.. Sevdiklerinize
sevdiğinizi söyleme vakti... Evet en başta da söylemiştim bu eğitim sevgi ile
hazırlandı..Şimdi bir uygulama zamanı... Biraz ara vererek sevdiğinizi söylemek
istediğiniz, söyleyemediğiniz, söylemek isteyip de ertelediğiniz, aslında
sevdiğimi biliyor gerek yok diye düşündüğünüz kim varsa sevdiğinizi söyleme
zamanı..Madem değişim için ilk adımı attınız bu değişim sevgi ile olsun..Toplum
olarak sevgisiz kaldığımız artık yeter...Artık koşulsuz sevgi zamanı... Ben
sevgimi belli edemem diyerek arkasına saklandığınız ve aslında sizi ifade
etmeyen o maskeyi çıkartma zamanı...Çıkarın ve atın...Siz zaten sevgisiniz..
Sizi koşulsuz
seviyorum...
2. Nlp nin diğer ayağı Duyusal Keskinliktir.
Aslında çocuklarda var
olan fakat büyüdükçe bu özelliğimizi nasıl kullanacağımızı bilmediğimizden
giderek kaybettiğimiz bir özelliğimizdir. Çocuklar her şeyi fark eder. Duyularımızı
kullanmak yani fiilen kendimize olanları görmek, duymak ve hissetmek anlamına
geliyor.
Yaptıklarınızın sonuçlarını fark ediyor musunuz?
Davranışlarınızın sonucunda gerçekleşen şeyleri
doğru biçimde yorumlayabiliyor musunuz?
Yaptıklarınız sizi ulaşmak istediğiniz yere doğru
götürüyor mu?
Ulaşmak istediğiniz
hedeflerinize yaklaştığınızı nasıl anlarsınız? Aslında duyusal keskinlik
hedefinize ilerlediğiniz yolda hangi noktada olduğunuzu kestirebilecek
yeteneğinizi geliştirmektir. Etrafımızda olup bitenlerden haberdar olmak
yaradılıştan verilen bir özelliğimizdir. İnsanlar bakarak dinleyerek ve
hissederek olayları fark etmeleri açısından muazzam farklılıklar gösterir.
Bazı insanlar dış dünyaya
karşı oldukça dikkatli iken bazıları kendi iç dünyasına odaklanarak yaşar.
Eğer yaşamda hedefleriniz varsa
insanlarla iyi bir iletişim kurmak istiyorsanız duyusal keskinliğinizi
geliştirmenizi öneririm.
Özellikle işiniz satış ise bu yeteneğinizi geliştirmek başarıya götürecektir.
Uygulama
Bunun için minik bir
uygulamamız var..Özellikle yeni bir ortama girdiğinizde etrafı inceleyin...Sonra gözlerinizi kapatarak bu odada bulunan şeyleri doğru bir
şekilde tarif etmeye çalışın..
Duvarlar ne renk? Zemin
nasıl? Koltuklar nasıl? Oradaki insanlar ne giymiş? Gözleri ne renk? Beden
dilleri nasıl? Bu gibi soruları kendinize sorarak uygulamayı yapın lütfen...
Mesela bu hafta uygulayacağınız bir çalışma olsun... Hem kendinizdeki var olan
durumu fark eder hem de pratik yapmış olursunuz.
0 yorum :
Yorum Gönder